Thangalaan

Thangalaan, 19. yüzyılda, Hindistan’daki Anglo-Hint kolonial dönemi bağlamında geçen epik bir aksiyon-macera filmidir. Pa. Ranjith’in yönettiği ve Vikram’ın başlıca rol(ler)de yer aldığı film, zengin folklorik öğelerle harmanlanmış bir direniş ve mistisizm öyküsü anlatır.

Hikâyenin merkezinde, Veppur adlı bir köyde yaşayan saygın bir yerel lider olan Thangalaan yer alır. Aileye düşkün, adalet duygusu güçlü olan Thangalaan, bir zamanlar altın çıkarma konusunda kabiliyetli olan büyükbabasının hikâyelerini çocuklarına anlatmaktan hoşlanır. Bu hikâyelerde, arazilerini koruyan efsanevi bir kadın figür olan Aarathi ve öldürülen bir Buda heykelinin başı öne çıkar.

Zamanla, köylüler istimlak edilen araziler nedeniyle borç sağlama ve topraklarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır. Bu açmaz, British subay Lord Clement’ın bölgede altın aramak amacıyla gelmesine yol açar ve Thangalaan ile köy halkı zorunlu olarak bu operasyonlara dahil edilir.

Thangalaan ve ekibi, ormanda ilerlerken yılanlar, kum fırtınası ve halüsinasyonlarla yüzleşir. Aarathi’nin ruhu zaman zaman Thangalaan’ı uyarır, ancak o kararlılıkla altın arayışına devam eder. Ekip, bir heykelin başsız kalıntısını bulur ve daha sonra zamanla altının izi gibi mistik izler fark etmeye başlar.

Ancak çaba ve umutla yoğrulan bu yolculuk, altının yerine yalnızca çamur ve hayal kırıklığı getirir. Clement’in oğlu hayati bir kazaya uğrar, köylüler öfkelidir, direniş başlar ve Thangalaan liderliği üstlenir. Bu esnada Aarathi ruhu, Thangalaan’a geçmişten gelen birçok kimlik üzerinden mesaj verir—bir kral, bir köle, bir erotik ruh… Ve sonunda, Aarathi’nin kendisinin de bu toprakların hem koruyucusu hem de fedaisi olduğu anlaşılır.

Bu mistik yeniden tanımlama, Thangalaan’ın gerçek görevini fark etmesini sağlar: Altını değil, halkı ve doğayı korumaktır. Aarathi’nin ölümü, hem metaforik hem de gerçek anlamda altının ortaya çıkmasına neden olur. Aynı anda Thangalaan, hapiste tutuldukları zorlukları aşarak köylülere gerçek bir umut sunar.

Filmin sonunda, Thangalaan, altın dolu bir mağara keşfeder ve köy halkına zenginliği, ama önce onurları ve haklarını savunmayı öğretir. Yeni bir tür mücadele başlar: kaynakların sömürüsü değil, sahiplenilmesi. Film; sömürü, kast ayrımı, tarihî adalet, mistik gerçeklik ve miras kavramlarını ustaca iç içe geçirir.